Adalet Bakanı Gül, TBMM Plan ve Bütçe Komitesi’nde bakanlığının 2022 yılı bütçe sunumunu gerçekleştirdi. Bakan Gül, hukuk devletinin en son maksadının adaleti sağlamak olduğunu belirterek “Adalet, hakkı yerine koymaktır. Bu nedenle adalet, yalnızca adliye binalarına yahut duruşma salonlarına tahsisli bir kavram olarak anlaşılmamalıdır. Adalet sırf mahkemelerde değil, hayatın her alanında, devletin tüm vazifelerinde aranmalı ve titizlikle yerine getirilmelidir. Bu açıdan adil davranma yükümlülüğü; her kurum, her fert, yani hepimiz için geçerli bir yükümlülüktür. Yargısal adalet, adaletin değerli bir boyutudur. Vatandaşımızın hakkını aradığı, mağduriyetini gidermek için son deva olarak kapısını çaldığı, en muteber liman yargısal adalettir. Bu bağlamda, iyi işleyen, bağımsız ve tarafsız bir yargı sistemi, hukukun üstünlüğünün ve demokrasinin vazgeçilmez koşuludur” dedi.

‘YARGI EL DEĞMEYECEK MERCİDİR’

Bakan Gül, yargının, Türk milletinin yargısı olduğunu vurgulayarak, “Geçmişte darbe periyotlarının araçsallaşan yargısı ve tarihe utanç vesikası olarak geçen hukuk cinayetleri toplumun adalet hissini derinden sarsmıştır. Bu sarsıntının yaraları kapanmadan FETÖ’nün cübbeli hainleri, belgelerini örgüt ajandasına nazaran kurdular, tezgahladılar, tuzakladılar. Bu süreçleri daima birlikte, bedeller ödeyerek yaşadık gördük. 17-25 Aralık sonrası milletin dayanağıyla mevzi kazanan Türk yargısı, 15 Temmuz ardından bu çabayı kendi saygınlığı ve bağımsızlığı için de en üst düzeye çıkarmıştır. Hukuk devletinde, yargının yegane ideolojisi adalettir. Buyruk alacağı tek yer anayasadır, kanunlardır. Yargı ele geçirilecek bir mevzi değil, el değmeyecek bir mercidir. Bu husus bizim için bütün sıkıntıların üzerindedir, temel hassasiyetimizdir. Bu hassasiyetle yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına büyük kıymet veriyoruz. Zira lakin bağımsız ve tarafsız yargı ‘millet adına’ karar verebilir” diye konuştu.

‘YENİ ANAYASA, SİYASETİN ÖNÜNDEKİ SORUMLULUK’

Bakan Gül, yargı ıslahat paketlerine değinerek bu mevzuda aslolanın süreklilik olduğunu kaydetti. Gül, yeni ve sivil anayasaya muhtaçlık olduğunu yineleyerek “Bize nazaran, millet iradesinin bir daha ipotek altına alınmaması için, bütün demokratik kazanımların en güçlü garantiye kavuşması için yeni ve sivil bir anayasa, siyasetin önündeki sorumluluktur. Bu sorumluluk, siyaset kurumuna partiler üstü bir ödev vermektedir. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın tüm partilere yaptığı davetin ardında da bu hassasiyet, bu anlayış bulunmaktadır” dedi.

‘TUTUKLULUĞA İTİRAZ BİR ÜST MAHKEMEDE YAPILACAK’

Bakan Gül, ceza adalet sisteminde yapılan değişikliklere değinip “Sulh ceza hakimliklerinin tutuklama ve isimli denetim kararlarına karşı ‘dikey itiraz usulü’ getirilmiştir yani sulh ceza hakimliklerinin belirtilen kararlarının itiraz halinde tekrar sulh ceza hakimliklerince incelenmesi istikametindeki uygulamayı kaldırdık. 1 Ocak 2022’den itibaren tutuklamaya itiraza asliye ceza mahkemesi yargıçları bakacak. Tutukluluğa itiraz artık bir üst mahkemede yapılacak” dedi.

TRAFİK MAGANDALIĞINA CEZA ARTIRIMI

Bakan Gül, ilerleyen devirde; toplumsal dokuyu ve toplum huzurunu koruyan mevzuat kararlarını de gözden geçireceklerini vurgulayarak, “Örneğin ‘trafik magandalığı’ diye tabir edilen fiillere ceza artırımı gündemimizde bulunmaktadır. Kimsenin oburlarının hayatını tehlikeye sokma yahut onları huzursuz etme üzere bir hakkı yoktur. Toplumsal hayat içerisinde, diğerlerine saygılı biçimde hayatını sürdüren insanları daha iyi muhafazamız gerekiyor. Bu nedenle insanların hayatını ve hatta kendi hayatını hiçe sayan davranışlarla daha tesirli bir uğraş, ıslahat dokümanlarımızda belirlediğimiz bir faaliyettir. 4’üncü Yargı Paketi kapsamında getirdiğimiz değerli kimi yenilikler de insan onurunun ve lekelenmeme hakkının korunmasına hizmet etmektedir. CMK’da yapılan düzenlemeyle iddianamede argüman konusu olaydan diğer özel hayat bahislerine girilmesi yasaklanmıştır. Olay ne olursa olsun, ilgilisi kim olursa olsun, hiçbir formda insanın mahreminin ifşasını kabul edemeyiz” diye konuştu.

‘SABİHA GÖKÇEN’DE ADLİYE KURACAĞIZ’

Bakan Gül, İstanbul Havalimanı Adliyesi’nin vatandaşın hukuk güvenliğini ve prestijini muhafazaya yönelik ıslahat adımlarından biri olduğunu kaydederek, “Hizmetin verilmeye başlandığı 11 Şubat 2020 tarihinden itibaren toplam 8 bin 127 kişi hakkında yakalama süreci gerçekleştirilmiştir. 4 bin 607 kişi hakkında da soruşturma süreci yapılmıştır.  Bu kapsamda 2022 yılında Sabiha Gökçen Havalimanı’na da bir adliye kuracağız” dedi.

Gül, bir öteki muvaffakiyet alanının, ceza muhakemesinde uzlaşma kurumu olduğunu lisana getirerek, “Bu yıl uzlaştırma müzakerelerine geçilen 230 bin 826 belgeden 194 bin 924’ünde uzlaşma sağlanmış, böylelikle müzakere edilen uzlaştırma evraklarının yüzde 84,5’i uzlaşma ile neticelenmiştir. Şu an sistemde 27 bin 403 uzlaştırmacımız bulunmaktadır. Hala misyon yapanların kazanılmış haklarının koruması suretiyle bu misyonun münhasıran avukatlar tarafından yapılmasının hakikat olacağına inanıyoruz” diye konuştu.

ISRARLI TAKİBE DAHA AĞIR CEZA

Bakan Gül, 25 Kasım’ın ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Milletlerarası Uğraş Günü’ olduğunu anımsatarak, “Bu münasebetle bayana yönelen her türlü şiddetin acısını yüreğimizde hissettiğimizi, bu cins olayların bizleri derinden yaraladığını belirtmek isterim. Bayana yönelik her türlü şiddet hareketini kınıyorum. Bu noktada asıl olan şiddetin önlenmesidir. Şiddet esasen, sebep değil sonuçtur. Münasebetiyle şiddeti doğuran etkenlerin önlenmesi öncelikli sıkıntı olmalıdır. Bakanlığımız yargı süreçlerinin daha aktif yürütülmesi için faaliyetlerini sürdürmektedir. Eşe karşı işlenen kabahatlerin cezasında yer alan cezayı artırıcı nedenlerin, boşanılan eşi de kapsaması sağlandı. Tekrar bu kapsamda bilhassa bayanlara yönelik huzur ve sükun bozucu ya da taciz niteliğindeki ısrarlı takip fiillerinin ayrıyeten daha ağır cezalandırılmasına ait yeni bir kabahat ihdası da çalışma başlıklarımız arasındadır” dedi.

‘İCRA VE ÇOCUK SÖZLERİ YAN YANA UYGUN DEĞİL’

Bakan Gül, aile hukukunda çocuk teslimi konusuna yönelik çalışmalara ait ise “Hepimizin isteği, tarafların uygar halde çocuklarıyla şahsî münasebet kurabilmesidir. Ancak bir taraf çocuğu göstermeyince, başka tarafın devlet otoritesi ile çocuğunu görme hakkını temin etmesi olağandır, doğaldır. Bu husustaki devlet otoritesinin, icra dışında bir yolla olması gerektiği kanısındayız. ‘İcra’ ve ‘çocuk’ sözlerinin yan yana anılmasını bile uygun bulmuyoruz. 90 yıldır süren bu düzeneğe inşallah daima birlikte son vereceğiz. Mağdur hizmetleri ünitelerimiz, yetişmiş uzmanlarıyla, psikolog ve pedagoglarıyla süreç idaresini gerçekleştirecektir” diye konuştu.

‘2022 YILINDA 12 BİN 400 YENİ İŞÇİ ALACAĞIZ’

Bakan Gül, 26 Haziran 2022 tarihinde ÖSYM tarafından yeni orta buluculuk imtihanı yapılacağını belirterek, “Önümüzdeki periyot yapacağımız çalışmalardan biri, uzun yargılamadan kaynaklı ziyanların Anayasa Mahkemesi’ne müracaata gerek kalmaksızın İnsan Hakları Tazminat Kurulu tarafından kısa müddette giderilmesi olacaktır. Parmak iziyle kimlik doğrulama süreci, 18 başka noterlikte pilot uygulamayla başlatılmıştır. 2022 yılının birinci çeyreğinde uygulama tüm noterliklere yaygınlaştırılmış olacaktır. Yakın vakitte imzalanan toplu kontrat ile çeşitli takımlardaki çalışanımıza, vilayetlerin büyüklüğüne nazaran değişen oranlarda daha fazla adalet hizmeti tazminatı ödenmesini sağladık. Kontratlı çalışanın takıma geçirilmesi konusunda da somut sonuçları 2022 yılında alacağımıza inanıyoruz. Çalışmalarımızı bu doğrultuda sürdürüyoruz. 2022 yılında 12 bin 400 yeni işçi alacağız. Bu husustaki planlamamızı tamamladık. Bu sayının artırılması istikametinde çalışmalarımızı da sürdüreceğiz” dedi.