Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye ile Almanya ortasında imzalanan mutabakata dayalı olarak 2010’da kurulan Türk-Alman Üniversitesini ziyaret etti.

Üniversitenin Beykoz’daki yerleşkesini gezerek, Rektör Prof. Dr. Halil Akkanat’tan bilgi alan Ersoy, Zelzele ve Yangın Test Eğitim Merkezi’nde de zelzele simülasyonuna katıldı.

Seyahat sonrası basın mensuplarına açıklamada bulunan Ersoy, İstanbul Alman Lisesi mezunu olduğunu belirterek, “Alman ekolüyle eğitim görmüş bir insan olarak öncelikle burayı merak ettiğim için geldim. Bu ekolün üniversite bazında nasıl devam ettirildiğini görmek istedim. Alman Lisesindeki mantığın çabucak hemen birebiri burada devam etmiş. O yüzden de çok keyifli oldum. Zira orada çok iyi bir eğitim almıştım.” dedi.

Ersoy, Türk- Alman Üniversitesi’nden mezun olan öğrencilerin hem Alman hem de Türk akademisyenlerden ayrıcalıklı bir eğitim aldıklarına işaret ederek, şöyle devam etti:

“Türk- Alman Üniversitesine yalnızca bir eğitim yeri olarak bakmıyorum. Biliyorsunuz ki Türk-Alman dostluğu çok eskilere dayanıyor. Osmanlı devrinden gelen çok büyük bir dostluğumuz var. Hem ticari hem kültürel manada hem de savaş iktisadında oluşmuş iş birlikteliğimiz var. Yeri gelmiş birebir cephede ortak savaşa girmişiz. Bu ilgilerin eskiye nazaran daha da kuvvetli hale gelebilmesi için bu üniversite değerli bir basamak. Türk-Alman bağları, Türkiye’nin Avrupa Birliği konusunda da en kıymetli dönüm noktalarından biri. Biz burayı ne kadar kuvvetli tutarsak, Avrupa Birliği ile münasebetlerimizi de o kadar kuvvetli hale getirmiş oluruz. Bu açıdan bu üniversiteyi değerli görüyorum.”

“Türk- Alman Üniversitesinin misyonunun çok daha kuvvetli olması gerekli”

Türk-Alman Üniversitesinin büyütülmesi ve daha fazla kolda hizmet vermesi gerektiğinin altını çizen Bakan Ersoy, “Bu yalnızca ticari olarak değil, Alman firmaların Türkiye’de yatırım yapmasını kolaylaştırır hem de burada yetişmiş insan kaynağının, Türk firmaların Almanya’da yatırımlarının büyümesi açısından da değerli. Alışılmış bütün bu ilgileri kuvvetlendirdiğiniz vakit otomatik turizm ilgileriniz de artıyor.” tabirlerini kullandı.

Mehmet Nuri Ersoy, koronavirüs periyodundan evvel Almanya ile Türkiye ortasında çok kuvvetli bir turizm alakası olduğunu aktararak, şunları kaydetti:

“5 milyon Alman ziyaretçi sayısına ulaşmıştık. Çok rahat biz bu sayısı 8, 9 milyona getirebiliriz. Bu bağlamda da üniversite bizim için kıymetli. Bugün konuştuk kültürel manada arkeoloji üzerine bir yüksek lisans programı yapabilirler mi diye. Zira biliyorsunuz Alman kümeler burada çok fazla hafriyat yapıyor. Onlara dayanak olarak insan kaynağı yaratma açısından buradan mezun olan Türk hocaların hafriyat başkanlığı yapabilmesi de bizim açımızdan kıymetli. Sonuç olarak hem ticaret hem kültür hem turizm açısından baktığınız vakit Türk- Alman Üniversitesinin misyonunun çok daha kuvvetli olması gerektiğini düşünüyorum. Biz de gereksinimlerini dinledik. Elimizden geldiği kadar takviye olacağız.”

“Sertifikasyondaki kriterler 156’yı geçti”

Konuşmasında turizm sertifikasyon konusuna da değinen Ersoy, “Sertifikasyonda 132 kriter vardı ancak şu anda 156 kriteri geçti ve yeni kriterler de ekleniyor. Ağır ve ayrıntılı bir biçimde de bu kriterler uygulanıyor. Öteki programlardan farklı olarak sertifikasyon kontrolleri yalnızca Bakanlığımız değil, özel yetkilendirilmiş kuruluşlar tarafından yapılıyor ve bu kuruluşların birçoklarında da Avrupa’nın birçok ülkesinde yetkilendirilmiş ve konuşlanmış olma kuralları var. Avrupa tarafından da kabul görmüş firmalar tarafından yapılıyor. Çok tesirli bir halde çalışmaya başladı program. Bu sayede uygulamayı Avrupa ülkeleri de gördü ve yavaş yavaş Avrupa’yla olan turizm trafiği de açıldı.” dedi.

Ersoy, bu ay, bu sene açmama kararı alan birçok otelin yine faaliyete geçtiğini söyleyerek, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Türkiye’de açık olan yatak kapasitesi süratle artmaya başladı. İnşallah çok olumsuz başlayan bir turizm dönemini çok daha olumlu bir biçimde kapatacağız. En başından beri de söylemiştim, bu yıl otellerin yarısını açmak başarılı bir amaçtı. İnşallah bu son gelişmelerle birlikte, o maksada bu yıl ulaşacağız diye düşünüyorum.

Bakanlık olarak her vakit ‘Misafirleri sertifikalı tesislere yönlendirin.’ diyoruz. Konuklarımıza de birebir şeyi söylüyoruz. Biliyorsunuz genelgede de bir değişikliğe gittik. 50 oda ve üzeri konaklama tesislerine sertifikasyon alma mecburiyeti getirdik. Sertifikalı tesislerde konaklama sürecinde çabucak hemen hiçbir zahmet yaşanmıyor. Birkaç aydır bu sistem devrede, gözlemliyoruz. Minör meşakkatler dışında değerli bir sorun yaşanmadı. En baştan beri tavsiyemiz bu ve bu iş Türkiye’de kalıcı olacak. Sertifikasyon programını koronavirüs süreci bittikten sonra da sonlandırmayı düşünmüyoruz. Kovid-19’la ilgili kriterleri değiştirerek, yeni kriterler ekleyerek programı devam ettireceğiz. Artık hijyen algısı bütün dünyada, toplumlarda oluştu ve bu seçiciklikte hijyen algısıyla oluştu. Yani hijyen kurallarına ne kadar riayet ediyorsanız, sistemi ne kadar iyi kurduysanız talep de o istikamette artmış olacak.”

Kaynak: AA

Haberler.com