AK Parti’nin kuruluşunda yer alan Arınç; Seyahat aksiyonlarından, faiz tartışmasına, OHAL periyodunda kamudan işten çıkarmalardan, “çözüm süreci”ne kadar, Erdoğan’la birçok mevzuda görüş ayrılığı yaşadı. Lakin Erdoğan ve Arınç ortasında birinci sefer istifayla sonuçlanan bir yol ayrımı yaşandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “iktisat ve yargı reformu” açıklamalarının akabinde katıldığı bir televizyon programında, Kavala ve Demirtaş’ın hala tutuklu olmasına “hayret ettiğini” söyleyen Arınç, hem Erdoğan hem de ittifak ortağı MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli’nin sert reaksiyonuyla karşılaştı.
Erdoğan’ın, “Son günlerde bizimle asla ilgisi olmayan kimi kişisel açıklamalar ile ıslahat gündemimize yaptığımız vurgular mazeret edilerek yeni bir fitne ateşi yakılmaya çalışıldığını görüyoruz. Velev ki geçmişte birlikte çalışmış olsak bile, hiç kimsenin şahsi tabirleri Cumhurbaşkanı ile, hükümetimiz ile, partimiz ile bağlantılı hale getirilemez” kelamlarıyla reaksiyon gösterdiği Arınç, Erdoğan’la yüz yüze görüşüp istifa edebileceği iletisi vermişti.
“ERDOĞAN’A İLETTİM, HELALLEŞTİK”
AK Parti içinden “istifa etsin ya da azledilsin” baskısı altında olan Arınç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşerek istifa kararını iletti.
İstifasına ait Twitter üzerinden açıklama yapan Arınç, katıldığı televizyon programında ana eksenin yargıda yapılacak ıslahat olduğunu; program sırasında, “İsimler üzerinde tartışmayalım” uyarısı yapmasına karşın görüşlerinin kelam konusu isimlerin gölgesinde kaldığını kaydetti.
YİK üyesi olması nedeniyle kelamlarının farklı istikametlere çekildiğini, halbuki açıklamalarını “TBMM eski Başkanı” sıfatıyla yaptığını kaydeden Arınç, açıklamaları nedeniyle kimi kısımlar tarafından hakarete, nefrete varan suçlamalarla karşılaştığını tabir etti.
Türkiye’nin yargı, iktisat ve diğer alanlarda ıslahata ihtiyacı olduğunu söz eden Arınç, istifasını şu münasebetlere dayandırdı:
“Bahsi geçen televizyon programında da tekraren belirttiğim üzere Sayın Cumhurbaşkanımızın bu taraftaki iradesini gördüm ve destekliyorum. Fakat benim konuşmamın, şahıslar üzerinden farklı yerlere kaydırılması sebebiyle, ıslahat çalışmalarını engelleyeceğine dair kaygılandığımdan, Yüksek İstişare Şurası Üyeliği vazifemden ayrılmamın daha uygun olacağına karar verdim. Konsey üyeliği vazifemden ayrılma talebimi Sayın Cumhurbaşkanımıza ilettim ve kendileri de bunu uygun gördüler. Karşılıklı iyi niyet temennileriyle helalleştik ve vazifemden ayrıldım. Hayatım boyunca yanlışsız kelam, yanlışsız unsur, dürüstlük ve vicdanımın sesi rehberim oldu. Bu yüzden çok bedel ödedim ancak bundan asla vazgeçmedim. Bundan sonra da vazgeçmeyeceğim.”
ARINÇ VE ERDOĞAN BİRÇOK SEFER KARŞI KARŞIYA GELDİ
“Milli görüş” çizgisinde evvel Refah Partisi’nde daha sonra da Fazilet Partisi’nde siyaset yapan Arınç, Genel Lider Necmettin Erbakan’a karşı Erdoğan’ın öncülüğünde başlayan “yenilikçiler” hareketi içinde yer aldı.
Erdoğan ile birlikte AK Parti’nin kuruluşunda faal rol oynayan Arınç, evvel TBMM Lideri, 2009-2015 yılları ortasında da Erdoğan ve daha sonra Ahmet Davutoğlu hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı, Hükümet Sözcülüğü vazifeleri üstlendi. Fakat bilhassa son 7 yıldır sık sık Erdoğan ile karşı karşıya gelen açıklamaları ile dikkat çekti.
Erdoğan ile Arınç ortasında görüş ayrılığı yaşanan kimi değerli olaylar şöyle:
SEYAHAT AKSİYONLARINDA FİKİR AYRILIĞINA DÜŞTÜLER
2013’ün Mayıs sonunda başlayan Seyahat Parkı aksiyonları kısa müddette Türkiye’nin büyük kısmına yayıldı. Başbakan Erdoğan, 3 Haziran 2013’de, Kuzey Afrika ziyareti öncesinde Atatürk Havalimanı’nda yaptığı açıklamada, Seyahat Parkı olaylarının parkla ilgili olmadığını belirterek, “Bir Başbakan, bir vatandaş ve İstanbullu olarak bu olayla ilgili olarak şöyle saf, pak ve oradaki duygusal bu işleri toplumsal medyadan aldıkları bilgileri alanları ayırırsak, çok uçların organize ettiği bir aksiyon. Maalesef bu aksiyona katılma durumunda olanlar var. Olay bir Seyahat Parkı olayı değil” dedi.
Erdoğan soru üzerine, “Şu anda meskenlerinde bizim zorla tuttuğumuz bu ülkenin en az yüzde 50’si var. Biz onlara ‘aman sabırlı olun sakın bu oyunlara gelmeyin’ diyoruz” diye konuştu.
Olaylara ölçülü yaklaşan Arınç ise Erdoğan’ın yurt dışında olduğu periyotta Başbakan Vekili olarak, “Yaşam şekilleri bizim için değerlidir, hassastır. Empati yaparak bize oy vermeyen insanları anlamaya çalıştık. Herkes bizi takdir etmek zorunda değil. Herkes bize oy vermek zorunda değil fakat oy vermeyenlerin talep ve beklentilerine duyarlıyız” açıklaması yaptı.
7 Haziran’da Türkiye’ye dönen Erdoğan’ı havalimanında büyük bir partili kitlesi karşıladı. Burada açıklama yapan Erdoğan, “Demokratik şov hüviyetini kaybeden, artık vandallığa, artık tam manasıyla hukuksuzluğa dönüşen bu aksiyonlar derhal son bulmalıdır” daveti yaptı. Seyahat hareketleri polisin müdahalesiyle sonlandırıldı.
KIZLI-ERKEKLİ TARTIŞMASI
Arınç ile Erdoğan ortasındaki tansiyonu tırmandıran bir öteki gelişme ise tekrar Kasım 2013’te, Erdoğan’ın öğrenci yurtlarıyla ilgili yaptığı açıklama üzerine yaşandı.
AK Parti’nin Kızılcahamam Kampı’nda, Erdoğan’ın basına kapalı kısımda “kız ve erkek öğrencilerin bir ortada kaldığı öğrenci meskenlerinin denetleneceğini” söylediği istikametindeki haberler basına sızdı.
Başbakan Yardımcısı Arınç, Bakanlar Şurası toplantısı sonrasında haberleri “asparagas” olarak nitelendirip, “Bizim bu türlü bir yetkimiz de, niyetimiz de yok. Başbakan’ın buna misal bir tabiri katiyetle kelam konusu değil” dedi.
Fakat bu açıklamadan kısa mühlet sonra Erdoğan, “Bir sefer kız erkek artık karışık yurt periyodunu biz kapattık. Şu ana kadar yüzde 75 düzenlemeyi Kredi Yurtlar Kurumu’ndaki çalışmalarımızı da yapmış vaziyetteyiz. Şahısların müstakil özel meskenlerinde bir farklı kız, bir farklı genç ikisinin birebir konutta kalması ne derece sanki uygun olabilir? Siz kızınıza, oğlunuza bu türlü bir şeyi müsamaha ile karşılayabilir misiniz?” kelamlarıyla Arınç’la aksi düştü.
Bunun üzerine Arınç, Erdoğan ile öğrenci yurtları konusunda çelişki yaşadıklarını, lakin bu çelişkinin sorumlusunun kendisi olmadığını vurguladı. Arınç Erdoğan’a hitaben, “Buradan bir dost, bir arkadaş, onun bir kardeşi olarak seslenmek isterim ki hükümet sözcüsü olarak açıklamamla, kendisinin Başbakan olarak konuşması ortasında apaçık bir çelişki vardır… Bu çelişkiyi en hoş biçimiyle izah etmesi dün, bugün ve yarın kendisinden beklenir” dedi.
Kendisinin çok şeyi temsil ettiğini kaydeden Arınç, “Dolayısıyla herkesin bana bu türlü baktığı bir noktada benim yıpranmamam lazım, benim hiçe sayılmamam lazım” kelamlarıyla “özgül ağırlık” anımsatması yapmıştı. Birçok yorumcuya nazaran bu tartışma, Arınç ile Erdoğan ortasındaki birinci değerli kırılma noktasıydı.
FETÖ’YE AF TARTIŞMASI
Bülent Arınç 17/25 Aralık sürecinden sonra, Temmuz 2014’te konuk olduğu bir televizyon programında, FETÖ için, “Onlar bu işleri yapmaktan vazgeçer ve nedamet getirirlerse, yargı vazifesini bir an evvel yaparlarsa önümüzdeki süreç inşallah çok daha barışçıl bir süreç olur” diye seslendi.
Bu davete Erdoğan’ın cevabı gecikmedi. Erdoğan, “Bizim o denli bir yetkimiz yok. Bu işi hafife aldığınız anda yarın bir öbür yerden farklı biçimde palazlanırlar. Bülent Beyefendi, bunu neye dayanarak söylemiş bilmiyorum. Ben yetkili makamda olduğum sürece asla…” dedi.
“MERKEZ BANKASI’NI TEHDİT ETMEK YANLIŞSIZ DEĞİLDİ”
Erdoğan, Mart 2015’te de dövizdeki dalgalanmaları eleştirip, faiz artırımı nedeniyle periyodun Merkez Bankası Lideri Fazilet Başçı ve banka idaresini, “Bu işi Batıcı güçlerin verdiği kararlara nazaran hareket etmekle sürdüremez, faiz lobisinin verdiği talimatlarla hareket edemez. Faiz lobisi alkışlıyor diye bir karar alamazsınız” kelamlarıyla eleştirdi.
O devir Başbakan olan Erdoğan’ın bu kelamlarına, Başbakan Yardımcısı olan Arınç, “Merkez Bankası’nı tehdit etmek hakikat değildi. Bu noktadan sonra bir şey yapmamak gerekir. Merkez Bankası’na artık bu noktadan sonra bir şey söylenmemesi gerekir. Vazifelerini yapıyorlar” diyerek reaksiyon gösterdi.
Bülent Arınç: Bu parti Tayyip’in partisi değildir (2016)
Arınç: Söylediğim her kelamın sonuna kadar ardındayım (2016)
Tahlil süreci polemiği: O zatın hareketi dürüst değil
Bülent Arınç, 2016 yılı başında katıldığı bir programda, Kürt Sıkıntısı’yla ilgili tahlil sürecinde kamuoyuna açıklanan “Dolmabahçe Mutabakatı”ndan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilgisi olduğunu açıkladı. Türkiye’nin tahlil sürecine emsal bir işe muhtaçlığı olduğunu belirten Arınç, “Çözüm süreci yarından tezi yok başlatılmalıdır” dedi.
Erdoğan ise bu açıklamaya “ciddi manada üzüldüğünü” belirterek, “Dolayısıyla, bundan benim haberimin olduğunun, bunun benim müsaademle yapıldığının sav edilmesi mutlaka dürüst bir hareket değildir. Kaldı ki o zat, benimle çalıştığı vakit içerisinde bunları konuşmamıştır. Parlamentodan çıktıktan sonra kalkıp da Cumhurbaşkanı hakkında bu türlü bir yanlışsız olmayan tabirler kullanılmasını kabul etmek mümkün değildir” kelamlarıyla reaksiyon gösterdi.
ARINÇ KHK FACİADIR DEDİ, ERDOĞAN ESEFLE KARŞILADI
Erdoğan, “inişli-çıkışlı” ilgilerine karşın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesinden sonra, kendsinin başkanlığında, eski TBMM Liderlerinin iştirakiyle oluşturulan YİK’e Arınç’ı da aldı.
Arınç, son olarak geçen yıl, 15 Temmuz 2016’daki darbe teşebbüsünden sonra kamudan ihraçları eleştirirken kullandığı “KHK faciadır” kelamları nedeniyle Erdoğan’ın reaksiyonunu çekti. Birtakım AK Partililer Arınç’ın istifasını istedi.
31 Ekim 2019’da katıldığı bir televizyon programında Arınç, “Evime paklık yapmaya gelen bir daire lideri bayanı gördükçe, eşi polis ihraç edilen bir bayanı gördükçe ben yerin tabanına geçiyorum” dedi. Bu açıklamaya AK Parti’den sert reaksiyonlar gelirken, Erdoğan da küme toplantısı çıkışında, birebir gün yapılacak YİK Toplantısına işaret edip, “Esefle karşıladım. Bugün zati bir toplantımız var, bunu da kendi ortamızda değerlendireceğiz” açıklaması yaptı.
YİK Toplantısında yeri değiştirilen Arınç, Erdoğan’a daha “uzak” bir sandalyeye oturtuldu. Birinci kere YİK toplantısından sonra Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Lideri Fahrettin Altun, “15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün faili FETÖ’ye karşı yürütülen kararlı çabadan asla taviz verilmeyeceğinin üzerinde hassasiyetle durulmuş, şehit ve gazilerimiz minnetle anılmış, bu alçak terör örgütüyle çabayı zafiyete uğratma potansiyeli taşıyan tavır ve davranışlara asla müsaade verilmeyeceği güçlü bir biçimde vurgulanmıştır” açıklaması yaptı.
Arınç bunun üzerine Erdoğan’ın yanında olduğunu belirterek, “KHK faciadır dememeliydim” demişti.
Haberler.com
