Raporda, 1995-2018 yıllarında global servetin değerli ölçüde arttığı ve orta gelirli ülkelerin yüksek gelirli ülkelere yetiştiği aktarıldı.

Artan refaha kimi doğal varlıkların sürdürülemez idaresinin eşlik ettiğine dikkat çekilen raporda, düşük ve orta gelirli ülkelerde 1995’ten 2018’e kadar olan süreçte kişi başına düşen orman zenginliklerinin yüzde 8 azaldığı kaydedildi.

Raporda, global deniz balığı stoklarının da birebir devirde makus idare ve çok avlanma nedeniyle yüzde 83 oranında düştüğüne işaret edilerek, iklim değişikliğinin öngörülen tesirlerinin bu eğilimleri şiddetlendirebileceği vurgulandı.

Fosil yakıtlar üzere varlıkların yanlış fiyatlandırılmasının, çok değerlemeye ve çok tüketime yol açabileceği belirtilen raporda, kalkınmanın daha sürdürülebilir bir hale getirilebileceği söz edildi.

Raporda, global servet dağılımındaki eşitsizliğin büyüdüğüne dikkat çekilerek, düşük gelirli ülkelerin global servetteki hissesinin 1995-2018 yıllarında çok az değiştiği ve dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 8’ine sahip olmalarına karşın global servetteki hisselerinin yüzde 1’inin altında kaldığı kaydedildi.

Düşük gelirli ülkelerin üçte birinden fazlasında kişi başına düşen servetin azaldığı belirtilen raporda, refahı azalan ülkelerde, yenilenebilir doğal varlıkların temellerinin de azalma eğiliminde olduğu aktarıldı.

Raporda, “Düşük gelirli ülkeler için, zenginliklerinin yüzde 23’ünü oluşturan yenilenebilir doğal sermayeyi uygun formda yönetmek hayati kıymet taşıyor.” değerlendirmesinde bulunuldu.

Bankanın raporunda, global olarak, toplam servetin ormanlar, ekili topraklar ve su kaynaklarını kapsayan yenilenebilir doğal sermayedeki hissesinin azalmakta olduğu ve iklim değişikliğini daha çok tehdit ettiği kaydedildi.

Değerli ekosistem hizmetleri sağladığı için yenilenebilir doğal sermayenin daha pahalı hale geldiği vurgulanan raporda, beşeri sermayenin de 1995’ten bu yana çok az güzelleştiği aktarıldı.

Raporda, “1995 ve 2018 yılları ortasında kişi başına düşen toplam servetteki global artışa karşın birçok ülke, doğal, beşeri yahut üretilmiş sermayeleri, gelir yahut tüketimdeki kısa vadeli artışlar lehine tükendiği için sürdürülemez bir kalkınma yolunda.” tabiri yer aldı.