Kireçlenmenin dünya ve Türkiye’de en sık görülen eklem hastalığı olduğunu belirten Fizikî Tıp ve Rehabilitasyon Kısmından Doç. Dr. Sena Tolu, “Pandemi devrinde aktivite azlığı süratli kilo artışı ve kas gücünde azalmaya neden oldu. Eklemlere binen yük arttı, bu da evvelden sorunlu olan eklemlerde şikayetlerin artmasına ya da yeni eklem sorunlarının oluşmasına sebebiyet verdi” dedi.

Medipol Mega Üniversite Hastanesi Fizikî Tıp ve Rehabilitasyon Kısmından Doç. Dr. Sena Tolu, pandemi periyodunda artan osteoartrit yani halk ortasında bilinen ismiyle kireçlenme şikayetlerine ait değerli açıklamalarda bulundu.

Doç. Dr. Tolu, kireçlenmenin toplumda sıkça görüldüğünü belirterek “Eklem kıkırdağı, eklemde kaygan bir yüzeyin oluşarak hareketin rahat yapılmasını sağlayan en kıymetli dokudur. Kireçlenme hem eklem kıkırdağında hem de eklem etrafı dokularda harabiyete neden olan bir romatizmal hastalıktır. Osteoartrit dünyada ve ülkemizde en sık görülen eklem hastalığıdır. Eklem kıkırdağındaki harabiyet sonucu gelişen ağrı yanında şahısta sakatlıklara neden olduğu için kıymetli bir sıhhat problemidir. Bilhassa diz osteoartriti öbür hastalıklara nazaran yürüme, merdiven inme çıkma ve mesken işlerinde daha fazla yetersizliğe yol açar. Bu hastalarda yürüme aralığı ve yürüme suratı vakitle azalarak hareketin güçleşmesine neden olur” diye konuştu.

“KADINLAR DA ERKEKLER DE RİSK ALTINDA”

Kireçlenmenin genelde 45 yaşından sonra belirti verdiğine dikkat çeken Doç. Dr. Tolu, “Yaşlanma ile olan güçlü bağlantısı ve beklenen hayat süresindeki artış ile osteoartrit görülme sıklığında artış beklenmekte; hastalığın kişisel, sosyoekonomik ve sıhhat sistemlerine artan oranda ve kıymetli ölçüde yük getireceği bedellendirilmektedir. Osteoartrit bayan ve erkekleri misal oranlarda tesirler lakin bilhassa el ve diz kireçlenmesi bayanlarda erkeklere nazaran daha sık görülmektedir. 60 yaş üstü bayanların yaklaşık yüzde 18’ini, erkeklerin ise yaklaşık yüzde 10’unu etkilemektedir” diye konuştu.

“D VE C VİTAMİNİ DÜŞÜKLÜĞÜ ŞİDDETİNİ ARTIRIYOR”

Doç. Dr. Tolu, osteoartritin bedende her eklemi etkileyebildiğini, lakin en sık diz, kalça, el, omurga ve ayak eklemlerinde görüldüğüne işaret ederek, şöyle devam etti:

HAREKETSİZLİK VE KİLO ARTIŞINA DİKKAT

Pandemi periyodunda kireçlenme şikayetlerinin artmasının altında yatan nedenleri ise Doç. Dr. Tolu, şu halde açıkladı:

“Pandemi devrinde sokağa çıkma yasağı ile 65 yaş üzeri beşerler uzun mühlet meskende kaldı. Bu süreç daha evvelce yürüyüşe çıkan, alışverişe giden, komşularını ziyaret eden ve iş yerlerinde çalışan 65 yaş üzeri bireylerin aktivitelerinde önemli oranlarda kısıtlanmaya neden olarak kondisyonlarını düşürmüş ve sonuçta eklem sorunlarının artmasına, istikrar meselelerine ve birçok genel sıhhat sorununun yaşanmasına neden oldu. Aktivite azlığı süratli kilo artışı ve kas gücünde azalmaya neden olur. Böylelikle eklemlere binen yük artar, bu da evvelden sorunlu olan eklemlerde şikayetlerin artmasına ya da yeni eklem sorunlarının oluşmasına sebebiyet verir. Bu nedenle faal kalmaya yönelik idman tekliflerini uygulamak pandemi devrinde şahısları kireçlenme ve gibisi eklem sorunlarından korur. Kişi tertipli olarak idman yapmıyorsa, rahat kıyafetler ve spor ayakkabı ile yürüme üzere düşük yoğunluklu aktivitelerle 5-10 dakika üzere daha kısa müddetlerle idmana başlamalı, birkaç hafta içinde yavaş yavaş 30 dakika yahut daha fazlasına çıkmalı. Kireçlenme sorunu olan eklemler bilhassa her gün hareket ettirilmeli böylelikle mevcut eklem hareketi korunmaya çalışılmalı.”

ÖNCELİKLE FİZİK TEDAVİ VE ANTRENMAN

Doç. Dr. Tolu, kireçlenme teşhisinin nasıl konulduğunu ve tedavi usullerine ait şu bilgileri verdi:

“Osteoartritin tanısı, hastanın yakınma ve bulguları kıymetlendirilerek, fizik tedavi ve rehabilitasyon doktoru tarafından tetkik gerekmeksizin konabilir. Teşhisin doğrulanması yahut ayırıcı teşhiste düşünülen öteki hastalıkların elenmesi için radyolojik görüntüleme ile kıymetlendirme yapılabilir. Tedavide öncelikle doktoru tarafından hastaya tedavi hakkında kapsamlı bilgi verilmesi yanlış bilinenlerin düzeltilmesine yardım ederek hastanın tedaviye odaklanmasını sağlar. Her hastada ağrıyı azaltmak, işlev ve kas gücünü geliştirmek için ömür şekli değişiklikleri, fizikî aktivite ve antrenman, kilo verme ve fizik tedavi uygulamaları öncelikle önerilir. Eklem İçi hyaluronik asit enjeksiyonu, Platelet Zengini Plazma Enjeksiyonu (PRP) ve son periyotta sonuçlarının yüz güldürücü olması sebebiyle de kök hücre tedavileri uygun hastalarda tedaviye eklenebilir.”

KÖK HÜCRE TEDAVİSİ

Kök hücre tedavisini Doç. Dr. Tolu, şu formda açıkladı:

“Kök hücre, bedende yer alan tüm hücrelere dönüşebilen ana hücrelerdir. Hastalanan yahut hasarlanan tüm doku ve organların yenilenmesinde iyileşme için gerekli olan hücrelere dönüşerek iyileşme ve tamir kademesinde misyon yaparlar. Kök hücreler kemik iliği ve daha pratik ve tek seansta yağ dokudan elde edilebilir. Yağ dokudan elde edilen hücreler birebir seansta doktor tarafından eklem içerisine enjekte edilir. Bu hücrelerin daha sonra hasarlı bölgeye ulaşması ve tamiri başlatması beklenir. Tamir sonucunda oluşan kıkırdak dokunun kalitesi ve dayanıklılığı ve etraf kıkırdak ile bir bütün hale gelmesi, orjinal kıkırdak ile birebir benzerlik göstermese de yanlışsız hasta ve hakikat vakitte yapılan kök hücre uygulamaları bilhassa cerrahiye uygun olmayan hastalarda tedavi seçenekleri ortasında düşünülebilir.”

Kaynak: Demirören Haber Ajansı

Haberler.com