Gerilimi azaltmak için kullanılan tekniklerden birinin ‘mindfulness’ olduğunu belirten Klinik Psikolog Kahraman Güler, “Çoğu insan sessizliğin gürültüsünden korkar ve kurtulmak için gayret harcar. Kişi uğraş halinde olarak anı deneyimlemez. Lakin mindfulnessın ‘sessizlik egzersizleri’ ile şahıslar anda kalabilmeyi sağlayarak pandemide sessizliğin gürültüsünden kurtulabilirler” dedi.

Mindfulness’ı şahısların şuurlu farkında olarak kendi şart, his ve niyetlerini tanımlayıp onları yargılamadan karşılayabilme mahareti olarak tanımlayan İstanbul Aydın Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Kısmı Öğretim Üyesi Dr. Kahraman Güler, bu yolun farklı ruhsal kümelerle ya da ferdi olarak uygulanabileceğini belirtti.

Güler, mindfulnessın öbür terapi programları içine dahil edip tamamlayıcı usul olarak kullanılabileceğini söyledi. Bu teknikte bilhassa Uzak Doğu İdeolojisi tekniklerinin kullanıldığını söz eden Güler, kullanılan teknikleri şöyle sıraladı:

“Nefes idmanları, vücut farkındalığı odaklanmaları, mindful beslenme, sessizlik antrenmanları, bilişsel ve duygusal teknikler, objelere odaklanma.”

“KİŞİ KENDİSİYLE YAŞAMAYI ÖĞRENİYOR”

Dr. Kahraman Güler, kişilerarası alakalarda, günlük hayat ve iş bağlarını yürütmede zorlanıp büyük gerilim altında olan bireylerde mindfulness idmanları ile rahatlama sağlanabileceğini söyledi. Mindfulnessın fonksiyonelliği yerinde olan bireylerde daha sık kullanılabilir olduğunu belirten Güler, ‘Kişiler anda kalarak durup sakinleşebilmeyi, his ve kanılarını anlamayı, kendine ve dış dünyaya tanıklık edebilmeyi öğreniyor” diye konuştu.

Bilhassa sessizlik ve mindfulness idmanları ile şahısların kendileriyle yaşamayı öğrendiklerini belirten Güler, “Kişiler mindfulness ile etrafındaki objeleri, canlıları algılamayı, fark etmeyi öğrenir. Buradaki kıymetli nokta şudur; bireyler anlayıp tanıdıkları şeyleri nasıl karşılar? İşte mindfulnessta yapılması gereken en değerli şey bu farkındalıkları nazik ve sakince karşılamaktır” dedi.

“NESNE VE OLAYLARLA TEMAS ŞAHISTA SAKİNLEŞME SAĞLAR”

Maksadın yapılan antrenmanlarla bireylerin iç ve dış dünyası ile sağlıklı bağ kurmak olduğunu belirten Dr. Kahraman Güler şunları söyledi:

“Tükettiğimiz yiyecek ve içeceklerin ne kadar farkındayız, etrafta var olan şeylerin ne kadarını algılayabiliyor, onlara dikkatimizi ne kadar verebiliyoruz, dikkatimizi verdiğimiz şeyi ise ne kadar değerlendirebiliyoruz? Öncelikle bu soruların üzerinde durmalıyız. Beslenme esnasında bile ana odaklanmıyoruz birçoğumuz, anda kalmıyoruz. Örneğin bir üzüm adedini alıp ona bakıp onu anlamaya çalışıp dikkatinizi ona verebilirsiniz. Onu algılamaya ve anlamlandırmaya çalışabilirsiniz. Anlamlandırdığınızda ise tahminen de üzümü tüketirken keyif alırsınız. Özcesi; etrafımızda var olan objeler ve öteki olaylarla temas kurabilmemiz bizim sakinleşmemizi sağlar.?

“KARANTİNADA MI YOKSA KENDİNİZLE KALMAK MI GÜÇ?”

Pandemi periyodunda mindfulness metodunun işe yarayabileceğini belirten Dr. Kahraman Güler, “Olağan hayatın akışı içinde çoğumuz ağır iş ve arkadaş alakaları ya da çok ağır toplumsal bağlantılar içerisinde bulunabiliyoruz. Beşerler biraz da kendilerinden kaçıyorlar. Pandemi süreci bize şunu gösterdi; karşımıza her vakit biz çıkıyoruz, kendimize çarpıyoruz ve kendimizden kaçamayacağız. Karantinada mı yoksa kendimizle kalmak mı daha sıkıntı? Bazen hakikaten kendimizle kalmak daha zordur. Zira ne yapacağımızı, yalnız kalabilmeyi, kendimizle vakit geçirip hislerimize tanıklık etmeyi bilmiyoruz? diye konuştu.

Klinik Psikolog Kahraman Güler, şöyle devam etti:

“Kendimize, hislerimize, niyetlerimize, hayatımızda olan her şeye tanıklık etmek zorundayız. Görmeyip gerimizi dönmek tahlil değildir. Günün sonunda o görmediğimiz şeyi hayat kesinlikle karşımıza çıkartıyor. Yaşarken bunlardan kaçmamak işimizi kolaylaştıracaktır. Mindfullness da bunun için iyi bir aracı olabilir.”

Kaynak: Demirören Haber Ajansı

Haberler.com