Prof. Dr. Fazilet Yeşilada korona virüs ile uğraş kapsamında bitkiler aleminden gelen harika bilgileri aktardı. Yanlışsız bitkisel karışımlarla korona virüsün boğazdan akciğere inmeden 41 saat içerisinde etkisiz hale getirilebileceğini belirten Yeşilada, “İtalya’da yapılan klinik çalışmaları sonrası Türkiye’de laboratuvar ortamında üretilen pastille kovid virüsünü 41 saat müddetiyle etkisiz hale getirebilirsiniz” dedi.

Korona virüsle uğraş çalışmaları faal bir halde sürdürülürken, bitkisel fevkalâde yeni eserler ön plana çıkmaya devam ediyor. Başta zencefil olmak üzere tabiatın sunduğu imkanlarla korona virüsle gayret etmenin mümkün olduğunu söyleyen Prof. Dr. Fazilet Yeşilada, “Bitkiler aleminde değerli olan hususlar kümesinde yapılan çalışmalarda polifenol ve fenolik unsurlar olduğu ortaya çıktı. Bitkiler aleminde çok yaygın, yediğimiz meyve sebzelerde yaygın, yani yediğimiz meyve ve sebzelerde yaygın öteki birtakım bitki ekstrelerinde de yaygın hasebiyle bu formülün temel ana yapısı bir besin takviyesi olarak folifenol taşıyor. Fenolik unsurları taşıyor. ve bunları laboratuvar ortamında kovid virüsünü 41 saat müddetiyle gelişimini engellediği ve öldürdüğü ortaya çıktı” dedi.

“KORONAVİRÜSE KARŞI TABİATTAN GELEN ÇÖZÜM”

İtalya’da yapılan klinik çalışmaları sonrası bu sonuçlara ulaşıldığını belirten Yeşilada, “İçerisinde bulunan nar ekstresi, zerdeçal ve zencefilin korona virüs pozitifli hastalarda uygulandığında 3 gün içerisinde korona virüsü büsbütün yok ettiği ortaya kondu. Türkiye’de yapılan bu çalışmada da birebir formülün laboratuvar ortamında olağan hücrelerimize rastgele bir halde olumsuz bir tesir yapmadan direkt korona virüsü 41 saat müddetle etkisiz hale getirdiği ortaya konuldu” dedi.

“İNSAN AĞZINI ÇANAKKALE BOĞAZI OLARAK TANIMLIYORUM”

Kelamlarına devam eden Prof. Fazilet Yeşilada, “Normalde biz ağızdan aldığımız rastgele bir bitkisel bir bileşen midemiz de daha sonra bağırsaklarımızdaki çeşitli enzim sistemleri yahut oradaki mikroorganizmalar, mikrobiyota tarafından değişime uğratılır. Lakin artık ağızda yapılan bu çalışmanın kıymeti nedir. Ağız rastgele bir sistemik değişime uğramayan unsurun direkt tesirini gösteriyor. Hasebiyle direkt ağzımızda tesirli olacağını gösteriyor. Genel olarak ağızımızı korona virüs için Çanakkale Boğazı olarak tanımlıyorum. Ağzımızı geçtiği an artık iş geçmiş olabiliyor. O nedenle ağızımızda savunma sistemimiz olarak kullanmamız gerekiyor. Bedenimizdeki olağan hücrelere ziyan verip vermemesi yani korona virüsü öldürürken bir yandan da şayet kullandığımız eser bedenimizdeki hücrelere ziyan veriyor ise bu istenen bir şey değildir. Hasebiyle rastgele bir ağzımızdaki, bedenimizdeki hücrelere ziyan vermeden direkt öldürüyor. diye konuştu.

“AŞI VE MASKE AŞİKÂR BİR ETABA KADAR MUHAFAZA SAĞLAYABİLİYOR”

Yeni olağanlaşma devriyle birlikte korona virüsüne karşı çaba aşı ve maskenin yanı sıra bitkisel eserlerinde yararlı olacağını belirten Prof. Dr. Fazilet Yeşilada, ” Artık olağanlaşma sürecinin ne vakte kadar süreceğini bilemiyoruz. Bir olağanlaşmaya giriliyor ve ondan sonra hadise artışlarıyla geri dönülme zorunda kalınıyor. Bu durumunda bence bu tip eserler son derece kıymetli zira aşı ve maske aşikâr bir etaba kadar muhafaza sağlayabiliyor. Bu eserde ekstra bir savunma sağlayacaktır. Bu bakımdan mesela gece yatarken ağzınızı fırçaladıktan sonra eseri kullanmak hem mikropları öldürmesi ve gün içerisindeki bütün meydana gelebilecek rastgele bir riski ortadan kaldırması bakımından değerli olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.

“BİTKİSEL ESERLERİN MUTASYONLU VİRÜS ÜZERİNDE TESİRLİ OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM”

Bitkilerin özüyle üretilen eserlerin mutasyona uğramış bakteri ve virüsler üzerinde tesirli olabileceğini düşündüğünü belirten Prof. Dr. Yeşilada, “Genel olarak bitkisel eserlerde, bu eser içerisinde bulunan nar çiçeği ekstresi, zencefil, zerdeçal genel olarak tüm virüs ve bakterilerde üzerinde tesirli mutasyon üzerinde de tesirli olabileceğini düşünüyorum. Yapılan bu bilimsel çalışma üzere aktifliği mutant virüsler üzerinde gösterilmedikçe direkt bunun üzerinde tesirlidir diyebilmem bir bilim adamı olarak mümkün değil ancak olabileceğini düşünüyorum. Mutasyona uğraması antibiyotiklerde olduğu üzere o bakteriye karşı o virüse karşı etkisiz kalacağı halinde düşünülmemeli zira tesir formları antibiyotiklerle bitki ekstrelerinin tesir halleri farklı, bitkisel ekstreler direkt tesirli oluyor mikroorganizma üzerinde rastgele bir ona karşı direnç oluşturulamıyor temel avantaj burada zira antibiyotiklere karşı mikroorganizmalar belirli bir müddet sonra direnç oluşturuyor ki işte hastane enfeksiyonu denen çoklu dirençli bakteri enfeksiyonu bütün dünya da hala kıymetli bir tehdit ha teğe insanları öldürüyor. 21. yüzyılda bile hala bakteri dirençli bakteri enfeksiyonundan kayboluyor. O yüzden bitkisel eserlerden takviye alınması gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

(Aykut Sıkıntı – Cüneyt Sevindik/İHA)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı

Haberler.com