KOVİD-19 HASTALARI YAŞADIKLARINI ANLATIYOR - "Kemiklerim anlatamayacağım derecede aşırı ağrıdı"

Ordu’da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedavisinin akabinde sıhhatine kavuşan Uzm. Dr. Binnur Ün Aksoy ve ağır bakım hemşiresi Nuray Bingöl, hastalıktan korunmak için herkese yılbaşı gecesini meskenlerinde aileleriyle birlikte geçirmeleri davetinde bulundu.

Ordu Devlet Hastanesi Meskende Sıhhat Hizmetleri Sorumlusu Aksoy, AA muhabirine, Türkiye’de birinci hadisenin çıktığı mart ayının son günlerinde bir hafta boyunca sırt ve boyun ağrısı yaşadığını söyledi.

Ağrıların artarak tüm bedenine yayıldığını, ateşinin 39,9 dereceye yükseldiğini anlatan Aksoy (43), 8 yaşındaki oğlu ve annesi ile kaldığı meskende kendini 12 gün izole ettiğini belirtti.

Aksoy, birinci üç gün ateşinin yüksek seyrettiğini ve yaygın beden ağrılarının da sürdüğünü tabir ederek, “Kemiklerim anlatamayacağım derecede çok, çok ağrıdı. O periyotta yataktan hiç çıkamıyordum, çok derecede su içme muhtaçlığı duydum. Yemeğimi, meyvemi kesinlikle tertipli yemeye çalıştım, verilen ilaçları kullandım.” dedi.

Hastalığı sürecinde oda kapısının önüne gelen oğlunun derslerine yardımcı olmaya çalıştığını aktaran Aksoy, kendisini en zorlayan kısmın oğlundan farklı kalmak olduğunu vurguladı.

Aksoy, hekim olan eşinin daha çok olay ile karşılaştığı için önlem gayesiyle köydeki konutta kaldığını lisana getirerek, şöyle devam etti:

“Bir mühlet sonra oğlumun da ateşi yükseldi. Oğlumun ve annemin testleri negatif çıktı. Oğlum test yaptırıp geldiğinde, ‘anne, sana bir iyi, bir de makûs haberim var’ dedi. ‘Nedir?’ diye sordum. ‘Hasta olmadığım için sevinelim. Olumlu olursa da aslında sevinilecek bir kısım var, müspet olursam en azından yanına geleceğim’ dedi. O kadar özlemiş. Daima küçük masasını alıp odanın önünde ödev yapmaya çalışıyordu. O durumu yaşamak nitekim üzücü, kimsenin yaşamasını istemem. O ağrıları kimsenin çekmesini istemem.”

“Yılbaşını herkes kendi ailesiyle hanesi içinde kutlasın”

Meskende Sıhhat Hizmetleri Vilayet Koordinatörü de olan Aksoy, en çok virüsü diğerine bulaştırmaktan korktuğunun altını çizerek, “Hatta kan testi vermeye apartmanda kimse olmasın diye gece 12’de geldim. Açıkçası kimsenin vebalini almak istemem.” diye konuştu.

Aksoy, sıhhat çalışanları olarak maske, ara ve hijyen kurallarına riayet etmeyen, gezmeye giden, bir ortaya gelen şahısları gördükçe üzüldüklerini belirterek, şu değerlendirmede bulundu:

“Onlara şunu demek isterim; öncelikle kendinizi ve ailenizi sevin, sonra da biz çalışanların yükünü hafifletin. Lütfen maske, uzaklık ve hijyen hususlarına dikkat edelim. Mecburî muhtaçlık dışında gezildiğini, kurallara uyulmadığını gördüğümüzde boşa kürek çekiyormuş üzere hissediyoruz. Biz ne için çabalıyoruz lakin kimsenin umurunda değil. Bu durumu, vefatları, yaşanan ağrıları, acıları hiçe saymak üzere görüyoruz. Herhalde insanların başına gelmediği sürece bunu anlamayacaklar diye düşünüyoruz. İlla koronavirüsün bu kadar önemli olduğunu anlamak için aileden birisini kaybetmek mi lazım?”

Binnur Ün Aksoy, yılbaşındaki 4 günlük kısıtlamanın asla tatil olarak görülmemesi gerektiğine dikkati çekerek, sitelerde, apartmanlarda bir ortaya gelinmemesi davetinde bulundu.

Konut içinde kim yaşıyorsa yalnızca onların bir ortada olması gerektiğini söz eden Aksoy, “Misafirlik, toplantı yapılmasın. Yılbaşını herkes kendi ailesiyle hanesi içinde kutlasın. Halkımızdan bu yılbaşında sıhhat ismine özveriyle, sakince aileleriyle kalmalarını istiyoruz.” dedi.

“Eğlenceleri yaşayacağımız daha çok hoş günlerimiz olacak”

Ordu Devlet Hastanesi Reanimasyon Ağır Bakım Ünitesi hemşiresi Nuray Bingöl (46), iki kızı ile boğaz ve sırt ağrısı yaşamaya başlamalarının akabinde yaptırdıkları testlerin olumlu çıktığını söyledi.

Bingöl, 10 günlük izolasyon sürecini meskende geçirdiklerini, eşinin ise öbür bir yerde kaldığını belirterek, “İlk günler rahat geçti lakin sonrasında öksürük, eklem ve şiddetli baş ağrısı ile halsizlik yaşadım. Kızlarımdan birinin yüksek ateşiyle birkaç gün gayret ettik, oburunun şikayetleri de sırt ve boğaz ağrısı, tat ve koku kaybıyla devam etti.” diye konuştu.

Bingöl, salgınla birlikte iş yüklerinin 2-3 kat arttığını vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Severek çalışıyoruz, insanlara yardım etmek, onları sıhhatine kavuşturmak bizim asıl gayemiz. Bunu da işinizi sevmeden asla yapamazsınız. Bu şuurla bu misyonu yapıyoruz. Bilhassa şu periyotta insanlarımızdan maske, hijyen, toplumsal araya uymalarını istiyoruz. Bunun dışında kendilerini ekstra kısıtlamalarını da istiyoruz. Bunun için devletin bir yaptırımını beklemesinler. Zorunlu gereksinimler dışında lütfen insanlarımız konutlarında kalsınlar. Bu hem bizim hem kendi sıhhatleri hem de aileleri, yakın etrafları için çok değerli.”

Ağır bakımdaki hastaların teneffüs problemi başta olmak üzere önemli sıkıntılar yaşadıklarının altını çizen Bingöl, “Onlar bizden yardım bekliyorlar. Yardım edememenin acısını ayrıyeten yaşıyoruz. Elinizden bir şey gelmiyor. Biz kimseyi o biçimde görmek istemiyoruz. Lütfen beşerler da kendilerini kısıtlasınlar. Gezmeyi, misafirlikleri, cümbüşleri yaşayacağımız daha çok hoş günlerimiz olacak. Lütfen bunlar için biraz sabretsinler.” tabirini kullandı.

“Birkaç saatlik cümbüşün acısı çok önemli halde sorun olarak karşımıza çıkabilir”

Bingöl, yılbaşında uygulanacak kısıtlamalara herkesin uymasını, meskenlerde bir ortaya gelinmemesini isteyerek, “Birkaç saatlik cümbüşün acısı çok önemli formda sorun olarak karşımıza çıkabilir. Lütfen bunu yapmasınlar. İnsanların en keyifli olduğu yer ailesidir, konutudur. Herkes çekirdek ailesiyle yılbaşını geçirebilir diye düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.