Pandemi devrinde uzun mühlet hareketsiz kalma ve sistemsiz beslenme üzere nedenlerle anal bölge hastalıkları ile her vakit olduğundan daha fazla karşılaşıldığını belirten Prof. Dr. İlker Sücüllü, “Bunların ortasında da en sık görülen hemoroidal hastalığın en sık oluşma nedeni ise kronik kabızlık, ishal, tuvalette uzun mühlet vakit geçirmek ve ağır sporlardır” dedi.

Pendik Medipol Üniversitesi Hastanesi, Cerrahisi Onkoloji Kısmından Prof. Dr. İlker Sücüllü, “Makatta kanama ve şişlik şikayeti ile başvuran hastaların büyük çoğunluğunda hemoroid hastalık (basur) saptanıyor. Bilhassa ağrı sıklıkla büyük abdest sonrasında şikayetlerinin ön planda olduğu ve yeniden çok sık görülen öbür bir hastalık ise anal fissür (makat çatlağı) hastalığıdır. Bunların dışında makat bölgesinde çok sık görülen öteki hastalıklar anal apse ve bunların uzun periyot sekeli olan fistüllerdir. Hemoroid hastalığı erkeklerde bayanlardan yaklaşık 1.5 kat daha fazla görülürken, anal fissür bayan ve erkeklerde eşit oranda görülür. Anal fistül hastalığı erkeklerde bayanlara nazaran 2-7 kat daha fazla, anal apseler ise tekrar erkeklerde bayanlara nazaran 2-5 kat daha fazla görülür. Anal bölge yakınması olan hastalar çoğunlukla utanma yahut önemsememe nedeniyle doktora hastalıklarının çok geç periyodunda başvuruyor. Bu nedenle şikayetler başladığında bir genel cerrahi uzmanına başvurulmalı” diye konuştu.

“AĞIR SPORLAR HEMOROİDE NEDEN OLABİLİR”

Anal bölgedeki hastalık tipine nazaran altta yatan nedenlerin değiştiğini belirten Prof. Dr. Sücüllü, “Hemoroidin en sık oluşma nedeni, kronik kabızlık, ishal, dışkılama sırasında çok ıkınma, tuvalette uzun mühlet vakit geçirmektir. Tıpkı vakitte ağır sporlar (vücut geliştirme, halter kaldırma, bisiklete binme), uzun periyodik oturularak yapılan meslekler, gebelik ve diyetteki lif oranının düşük olması da hemoroid nedenleri ortasındadır. Öteki sık görülen bir anal bölge hastalığı olan anal fissürün de en sık oluşma nedenleri ise kronik kabızlık ya da ishaller, uzun periyodik dışkı yumuşatıcı kullanımı, diyetteki lif oranının düşük olması ve gebeliktir. Anal fissür hastalığında en sık görülen belirtiler ise dışkılama sırasında olan yanma ve yırtılma biçiminde tanım edilen şiddetli ağrı olup bu ağrı dakikalarca hatta saatlerce devam edebilir. Eşlik eden kanama şikayeti yaklaşık yüzde 70 hastada vardır. Makatta şişlikler görülebilir. Bunlar sıklıkla hasta tarafında hemoroid sanılır fakat anal fissürün kenarında oluşan cilt katlantılarıdır. Anal kaşıntı da sık görülen bir öbür şikayettir. Anal bölgede sık görülen öbür bir hastalık anal apselerdir. Hastalar makatta ağrı, şişlik iltihaplı, makûs kokulu akıntı ve ateş şikayeti ile başvururlar. En sık nedenleri anal bölgedeki bezlerin tıkanması, diyabet, anal fissürün enfekte olması, iltihabi bağırsak hastalıkları, immün yetmezlik durumlarıdır. Anal apseler sıklıkla anal fistüle dönerler” tabirlerini kullandı.

“ÖZELLİKLE LİFLİ BESİNLERİ SOFRADAN EKSİK ETMEYİN”

Bilhassa beslenmenin anal bölge hastalıklarında büyük rol oynadığına değinen Prof. Dr. Sücüllü, kelamlarına şöyle devam etti:

“Tüm anal bölge hastalıklarının önlenmesi için günde 1 kere olan, bilhassa yalnızca sabah ya da akşam olabilen, yumuşak kıvamlı tertipli dışkılama alışkanlığını edinmek çok değerlidir. Bunu sağlamaktaki en değerli faktörlerden biri de beslenmedir. Günde 2 litre civarında su tüketmek, bol lifli ve doğal bir beslenme formu tercih edilmelidir. 20-50 yaş kümesindeki şahısların diyetlerindeki günlük lif ölçüsü, erkeklerde ortalama 35 gram ve bayanlarda 25 gram olmalıdır. Tahıl, bakliyat, soya fasulyesi, arpa, pirinç ve buğday, vitaminler, zerzevat ve meyvelerin istikrarlı formda alınması bağırsak hareketlerini arttırır ve kabızlık ile çabada çok faydalıdır.”

“A, B, C VE E VİTAMİNİNDEN VARLIKLI BESİNLER TÜKETİN”

Prof. Dr. Sücüllü, anal hastalıklara karşı tüketilebilecek faydalı besinleri şu halde sıraladı:

 “A, B, C ve E vitamininden varlıklı, tahıllı besinlerle tüketilmeli. Örneğin; kabuklu elma, kayısı, muz, yabanmersini bunların ortasında sayılabilir. Ayrıyeten havuç, ıspanak, bal kabağı, yumurta, mercimek, fasulye, patates, şeker pekmezi, hindi eti, balık tüketilmeli. Tüm bu besinler tüketilirken kâfi ölçüde (Günde en az 2 litre) su alımına azami dikkat göstermek gerekir. Bilhassa sabahları aç karna oda sıcaklığında 1 bardak ılık su son derece yararlıdır.”

“ÇAY, KAHVE VE SÜTÜN AŞIRISINDAN KAÇININ”

C vitamini içeren turunçgillerin ise dikkatli tüketilmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Sücüllü, “Kırmızıbiber, karabiber, pul biber, acı biber, izot üzere baharatlar dikkatli kullanılmalı. Limon, mandalina, portakal, greyfurt hem lif hem de C vitamini içerirler. Lakin bilhassa makatta yanma sorunu olan hastaların yakınmalarının artmasına neden olabilirler. Çok çay, kahve tüketiminden kaçınılmalı. Kebap, lahmacun, çiğ köfte, pizza, hamburger, sosis, turşu ve gibisi besinlerde çoka gidilmemeli. Günde kibrit kutusu kadar peynir, bir bardak süt, bir bardak ayran ve bir kase yoğurt tüketilebilir, lakin yüksek ölçülerde tüketildiklerinde makatta kaşıntıya yol açarlar. Başka yandan ketçap, çikolata, güç içecekleri, asitli içecekler, alkol, hamur işleri, beyaz pirinç, konserve besinler, tuzlu ve yağlı besinlerden uzak durulmalı. Ağrı kesici ilaçlar ise dikkatli kullanılmalı” dedi.

“BOTOKS, LAZER YAHUT CERRAHİYLE TAHLİL MÜMKÜN”

Prof. Dr. İlker Sücüllü, “Hemoroid hastalığının evresine nazaran tedavi değişir. Evre 1 ve 2 yani yeni başlangıçlı hastalıkta medikal tedavi uygulanırken evre 3 ve 4 üzere ilerlemiş hastalık durumlarında cerrahi tedavi önerilebilir. Ameliyatta kesme süreci yapılmadığından, ameliyat sonrası ağrının ve nüksün öbür tekniklere nazaran daha az olması, gaz ve gaita tutmada zahmet oluşmaması nedeniyle şayet hastalığın da evresi bunun için uygunsa lazer ile hemoroid tedavisi günümüzde tercih ediliyor. Anal fissür hastalığının tedavisinde ise dışkı yumuşatıcılar, ılık su uygulamaları ve kalsiyum kanal blokerli kremler başlangıç devrindeki hastalar için uygun olabilir. Fakat bu tedavilerden yarar görmeyen hastalara anal botoks tedavisi yahut cerrahi tedaviler önerilebilir. Anal apse ve fistül hastalıklarının tedavisi cerrahidir. Apsenin en süratli biçimde faal bir formda drenajı gerekir. Anal Fistüllerin tedavisi fistülün tipine (Anal kaslarla ilgisine göre) yapılır. Bu hususta çok fazla sayıda ameliyat tekniği tanımlanmış olup tüm dikkat, hastalığın aktif bir halde tedavisi yapılırken büyük abdest tutmayı sağlayan anal kasların ziyan görmemesini sağlamaktır. Lazer ile tedavi burada da şayet hastalık bu tedavi için uygun ise uygulanabilir” diye konuştu.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı

Haberler.com