Pandemi devri neredeyse herkesi ruhsal açıdan etkiledi ve etkilemeye de devam ediyor. Dünya çapında yapılan araştırmalar koronavirüsün şahısların niyet, his ve davranışları üzerinde hala devam eden derin bir tesir yarattığını ortaya koyuyor. Pandemiye bağlı kısıtlamalara ağır biçimde maruz kalan bireylerde bu tesir daha şiddetli ve yaygın meseleler biçiminde görülüyor. DoktorTakvimi.com uzmanlarından Uzman Psikolog Nazım Serin, bu durumu bir örnekle açıklıyor: “Çin’de yapılan bir araştırmada 50 yaş üzeri bireylerin bu süreçte daha fazla obsessif kompulsif belirtiler (saplantılı takıntılar), ilgilerde tahammülsüzlük, fobik korkular ve psikotik belirtiler geliştirdikleri saptandı. Tıpkı araştırmada, virüse yakalanma ve vefat korkusunu daha fazla hisseden yaşlı bireylerin daha önemli ruhsal ıstıraplar geliştirdikleri belirlendi.”
KISITLAMALAR KİŞİYİ KIYMETSIZ HİSSETTİREBİLİR
Ülkemizde de 65 yaş ve üstü bireylerin psikolojisinin önemli biçimde etkilendiğinin altını çizen Uzm. Psk. Serin, Covid-19 kaynaklı mevt haberlerinin daima ‘yaşlı’ vurgusuyla verilmesinin bu kesitin kendini vefat tehdidi altında hissetmesine, korku ve gerilim seviyelerinin artmasına yol açtığını hatırlatıyor. 65 ve üstü yaş kümesine yönelik kısıtlılıkların, onları değersizlik ve “öteki” olma hissine ittiğini söyleyen Uzm. Psk. Serin, kelamlarını şöyle sürdürüyor: “Tüm bu nedenlerle yaşlı bireyler psiko-sosyal manada daha kırılgan bir duruma geliyor. “Hasta” ve “bakıma muhtaç” üzere kavramlarla özdeşleştirilen yaşlı bireyler çaresizlik, güçsüzlük, işe yaramazlık, yalnızlık, ümitsizlik, isteksizlik üzere olumsuz hisler içine düşüyor. Bu nedenle 65 yaş ve üstü kümenin korkularını azaltacak, özsaygılarını yükseltecek yaklaşımların ve gerekirse ruhsal takviyenin kıymeti büyük. Ayrıyeten 65 yaş ve üstü yaş kümesine suçlayıcı usulde sorular sorulması kendilerini adeta virüsün kaynağı üzere hissetmelerine ve suçluluk, dışlanmışlık hisleri yaşamalarına neden oluyor.”
KİŞİNİN YALNIZLIK HISSINE DÜŞMESİ ÇOK TEHLİKELİ OLABİLİR
Toplumsal izolasyon sürecinde bu hislerle baş etmekte zorlanan 65 yaş ve üstü şahısların bireyler, yalnızlık hissine kapılabiliyor, depresyon yaşayabiliyor. DoktorTakvimi.com uzmanlarından Uzm. Psk Nazım Serin, toplumsal izolasyonun bir dereceye kadar telafi edilebilir olsa da kişinin yalnızlık hissine düşmesinin ölümcül derecede tehlikeli olduğunun altını çiziyor. Yapılan bir araştırmada vücut sıhhatinin kötüleşmesinin, ruhsal rahatsızlıkların, moral düşüklüğünün, irtibat ve bir ortaya gelmede yaşanan zorlukların yalnızlığa neden olan faktörler ortasında yer aldığını anlatan Uzm. Psk. Serin, pandemi sürecinde toplumsal ve duygusal bağ kuramamanın yaşlılarda yalnızlık hissinin daha fazla hissedilmesine neden olduğuna dikkat çekiyor.
YALNIZLIK ÖMÜR KALİTESİNİ DE DÜŞÜRÜYOR
Yaşlıların başka yaş kümelerine nazaran yalnızlık hissini hissetmeye daha yatkın olduğunu belirten Uzm. Psk. Serin, şunları söylüyor: “Yaşlılarda yalnızlık hissinin yaşanmasına neden olan kişisel faktörlerin yanında bu periyotta Covid-19 üzere bir faktörün eklenmesi, onların toplumsal etraflarıyla samimi münasebetler kuramamalarına ve bu nedenle benlik algılarının olumsuz tarafta etkilenmesine yol açabiliyor. Bu kesitin içinde yer alan ve kronik rahatsızlığı olan bireylerin, daha yüksek risk kümesinde olmaları da yetersizlik hissinin daha fazla hissedilmesine; bu ise, yalnızlık hissi ile toplumsal izolasyon isteğinin daha çok yaşanmasına neden oluyor. Yalnızlık, fizikî ve ruhsal sıhhatin bozulmasına ve ömür kalitesinin azalmasına sebep olan bir histir. O denli ki aslında bu his yalnızca yaşlıların değil, herkesin ruhsal manada memnunluğunu, huzurunu ve iyilik halini etkileyebilecek güce sahiptir. Pek çok araştırma sayesinde yalnızlık ve toplumsal izolasyonun depresyon, kalp-damar hastalıkları, sigara kullanımı, diyabet tanısı, demans üzere birçok sorunun artışına tesir ettiği biliniyor.”
TAHLIL BAĞLANTININ CANLI TUTULMASINDAN GEÇİYOR
Uzman Psikolog Nazım Serin, bu noktada yapılabilecek en yanlışsız şeyin toplumsal aralık ve istekli karantina nedeniyle gerçek olarak bir ortaya gelinmese bile toplumsal ilgilerin ve irtibatın canlı tutulması, geliştirilmesi ve desteklenmesi olduğunun altını çiziyor. Bu durumun bilhassa 65 yaş ve üstü kesitin ruh sıhhatini olumlu tarafta etkileyeceğini anlatan Serin, “Bu kesim başta olmak üzere, tek başına yaşayan bireyler ve kronik hastaları da kapsayacak formda, izolasyon devrinde yalnızlık hissine karşı ruhsal sağlamlığı artıracak profesyonel psiko – toplumsal çalışmaların ve gönüllülük temelindeki destekleyici teşebbüslerin de yararı olacaktır” diyor.
Kaynak: Bültenler
Haberler.com
