Koronavirüs Salgını ve Toplum Araştırması ile Ipsos; Türkiye’de salgın hadisesinin birinci defa tespit edilmesini takiben vatandaşların bu hususa ait farkındalık seviyelerini, tasalarını, değişen davranışlarını ortaya koymaya devam ediyor.
Artan Hadise Sayıları ve Yeni Kısıtlamalarla Bir arada Salgın Ülkenin En Kıymetli Meselesinde Tekrar Birinci Sıraya Yükseldi.
Koronavirüs hadisesinin Türkiye’de birinci defa Mart ayında görülmesiyle bir arada virüs ülke gündeminde birinci sıraya yerleşmişti ve olağanlaşma süreci başlayana kadar vatandaşlar salgını en kıymetli sorun olarak tanımlamıştı. Bu devirde salgın %84 düzeyine kadar yükselmişti. Kısıtlamaların esnetilmesiyle bir arada salgınla ilgili tasalar nispeten azalmış ve bu durum iktisadın salgını geçerek tekrar birinci sıraya yerleşmesine neden olmuştu. Kasım sonuna gelindiğinde ise günlük olay sayılarının ortalama 30bin olduğu bir periyoda giriş yapıldı ve vatandaşların %45’i salgını en değerli sorun olarak işaret etti. Bugüne gelindiğinde salgın ve iktisat ortasındaki fark arttı. Ülkenin en değerli sorunu denildiğinde %49’u salgın, %38’i iktisada atıfta bulunuyor.
Toplumda Koronavirüs Aşılarına Yönelik İnanç Şimdi Oluşmadı
Aşı çalışmaları ağır bir formda devam ederken, toplumda hangi aşının ne kadar tesirli yahut emniyetli olduğuna dair tartışmalar başladı. Ipsos’un Koronavirüs Salgını ve Toplum Kamuoyu Araştırmasında; en çok gündeme gelen 5 aşıya vatandaşların inanç duyup duymadıkları soruldu. Genel itibariyle, aşılara ait itimat seviyesi düşük ve bu neredeyse hepsi için geçerli. Bilhassa Çin’in Sinovac aşısına dair toplumda büyük bir güvensizlik hakim… Vatandaşların yalnızca %11’i Sinovac aşısına inanç duyuyor. Tüm aşılar ortasında inanç skorunun yüksek olduğu tek aşı, BioNTech ve Pfizer’in birlikte geliştirdiği aşı (%41). Vatandaşları aşı yaptırma konusunda teşvik etmek için Çin Sinovac aşısının bilimsel datalarla daha iyi anlatılması gerektiği görülüyor. Aksi halde, toplumsal bağışıklık kazanmak için istenilen düzeyin yakalanamaması riski kelam konusu olabilir.
Toplumda Aşı Yaptırmama Eğilimi Güçleniyor.
Salgının sona ermesine dair en büyük umut hala aşı, lakin aşı yaptırmakla ilgili toplumda bir uzlaşma olmadığını datalar net bir formda ortaya koyuyor. Hatta vakit içinde aşı yaptırmayı düşünenlerin oranında 8 puanlık bir düşüş görülüyor.Vatandaşların %43’ü aşı kullanıma hazır olduğunda yaptırmayı düşünüyor, fakat %26’lık bir kesim aşı yaptırmama eğilimi içinde… Aşıyla ilgili başlarda soru işaretlerinin vakit içinde azalıp aşı yaptırma eğiliminin güçlenmesi gerekirken, ülkemizde tam aksisi bir durum yaşanıyor. Ekim sonunda aşı yaptırmam diyenler %18 iken, Aralık başında bu oran %26’ya ulaştı. Ipsos bu araştırması ile erkeklerin bayanlara kıyasla aşı yaptırmaya daha sıcak baktığını tespit etti (erkekler: %48, bayanlar: %38). Bayanlar ise erkeklere nazaran aşı yaptırma konusunda daha kararsız kaldığı görülüyor. (Kadınlar: %35, %27).
Satın Alınacak Olan Aşıya Güvenmediği için Aşı Yaptırmayacağını Belirtenlerin Oranı Son 1 Haftada Artış Gösterdi.
Ipsos’un Koronavirüs Salgını ve Toplum Kamuoyu Araştırmasının 34. Periyodunda; satın alınacak olan aşıya güvenmediği için aşı yaptırmayacağını belirtenlerin oranın son bir haftada arttığı izlendi.Aşı yaptırmayı düşünmeyenler yahut kararsız olan bireyler, koronavirüs aşısının yeni olmasından dolayı mümkün yan tesirlerinden kaygı ettiklerini tabir ediyor. Öbür bir sözle aşıların güvenirliği konusunda toplumda büyük bir tedirginlik var. Bu gerekçeyi, ülkemizde satın alınacak olan aşıya inanç duyulmaması takip ediyor. Kasım ayında bu oran %10 iken, Aralık’ın birinci haftasında %18’e yükseldiği görülüyor. Sonuç olarak, satın alınması planlanan Çin aşısına düşük itimadın tesiri burada da ortaya çıkıyor..
Aşı yaptırırım diyenlerin oranı ise %43’e kadar düşmüş durumda. En çok güvenilen Pfizer-BioNTech aşısında da tablo emsal, her dört şahıstan biri yaptırmam diyor, fakat %40’lık bir itimat düzeyi var. Çin firması Sinovac tarafından geliştirilen aşıya itimat ise %11 oranında, bu da alternatifleri ortasında en düşük inanç düzeyi demek oluyor. Aşı yaptırmam diyenlerin yarısı markadan bağımsız yeni bir aşı olacağı için yan tesirlerinden tasa ediyor. Çin menşeili aşıya düşük itimat, aşı yaptırmam diyenlerin oranındaki artışı da açıklayan ögelerden biri. Tedarik, dağıtım, uygulamanın olağan olarak vakit alacağı aşılanma sürecinde üstüne bir de “aşı yaptırmam” diyen vatandaşların çokluğu toplumsal bağışıklığa ulaşmamızı zorlaştıracak üzere görünüyor. Yetkililerin, uzmanların gerek aşıların geliştirme süreçlerine dair bilgilendirmeler ile yol göstererek, gerekse aşı yaptırmak suretiyle örnek teşkil ederek öncülük etmeleri gerekiyor.” dedi.
Kaynak: Bültenler
Haberler.com
