Esenler Belediyesince vefatının 100. yılına özel olarak Ömer Seyfettin anısına “Esenler Hikaye Günleri” düzenlendi.

Salgın önlemleri kapsamında çevrim içi olarak “www.sehirekrani.com” ve “Şehir Ekranı” YouTube kanalından canlı yayınlanan aktifliğin “Ömer Seyfettin Öyküsü” başlıklı oturumunu şair ve müellif Özcan Ünlü yönetti.

Son kitabı “Sıfırdan Başlamak”ta eğitim sürecinde karşılaşılan problemleri ve tahlil tekliflerini hikayeleştiren müellif Erhan Genç ile 7. hikaye kitabı “Fantastik Şeyler” ile ilgi gören muharrir Naime Erkovan aktifliğe konuk oldu.

Ünlü, aktifliğin ithaf edildiği Türk hikayeciliğin başlangıcı sayılan Ömer Seyfettin’in konuşulduğu özel bir oturum olduğunu belirterek, 50 izleyiciye Ömer Seyfettin sesli kitabının armağan edileceğini söyledi.

“Ömer Seyfettin’in mizahi tarafı olduğunu bilmiyordum”

Genç ise Ömer Seyfettin ile iki kez tanıştığını belirterek, “İlk tanışmam birçok kimse üzere ilkokul yıllarına dayanıyor. Öğretmenimiz bir sınıf kitaplığı yapma planıyla herkese ailesine birer kitap aldırmasını söylemişti. Ben de babama ‘Benim için bir kitap alır mısın?’ dedim ki hani götüreyim okulda sınıf kitaplığına koysun. Zira çok para harcamadan daha fazla kitap okuyabilmenin yollarından bir tanesi de herkes birer tane kitap getirecek onu okuyacak sonra birbirinin aldığı kitabı da okuyacak ki bir kitap parasına otuz kitap okumuş olacaksın.” dedi.

Babasının Ömer Seyfettin’in seçme kıssalarının yer aldığı kitabı almasının akabinde müellifle birinci tanışmasının gerçekleştiğini anlatan Genç, babasının “Ömer Seyfettin bizdendir oğlum” dediğini aktardı.

Ömer Seyfettin ile ikinci tanışmasının üniversite yıllarında gerçekleştiğini lisana getiren Genç, şunları kaydetti:

“Ömer Seyfettin’in birden fazla öyküsünün bulunduğu 2 ciltlik kitabı edinmiştim. Aslında birinci tanışmamla ikinci tanışmam ortasında da oldukça bir uçurum olduğunu bu kıssaları okurken fark ettim. Zira tırnak içerisinde kolay bir hikayeciydi tahminen çocuklara hitap eden kısa kıssaları vardı fakat Ömer Seyfettin’in bu kadar mizahi tarafı olduğunu, hiciv tarafı olduğunu, içinde zeka pırıltılarını bulunduran kıssalar yazabildiğini bilmiyordum. Bu kitabı okurken ikinci sefer tanıştım ve sahiden tanıştım diyebiliyorum.

O vakitler yeni yeni bir şeyler yazmaya çizmeye çalıştığım periyoda denk geldiği için biraz Ömer Seyfettin’i taklit ederek de başladım diyebilirim. Bu kıssaları okuyordum bende bir şevk uyandırıyordu, ben de birebirini yazabilir miyim diyerek taklit ediyordum.

Kıssaları ben genel olarak ikiye ayırıyorum. Birincisi okuyup geçtiğimiz kıssalar, İkincisi bizi sarsan bizde iz bırakan bir devir içimizde taşıdığımız ve de okurken bizde yazma isteği uyandıran kıssalar diye ayırıyorum.”

Ömer Seyfettin’in lisanda ve Türkçülükte ön plana çıktığını anımsatan Genç, “Bunu yalnızca telaffuzda bırakmıyor. Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp’ten aldığı bu fikir sistemini kendi kıssalarında uyguluyor. Lisanı sadeleştirelim diyerek bırakmıyor, şahsen sade lisanla yazılmış öykülerini yayınlıyor. Bunu da üç şeye bağlıyor, ülkü birliği, şuur birliği ve din birliği.” değerlendirmesinde bulundu.

“Bildiği ve inandığı her şeyi aktarmaya çalıştı”

Müellif Erkovan, yirmili yaşlarda okumaya başladığı Ömer Seyfettin’i son yıllarda inceleyerek okuma imkanı bulduğunu söyledi.

Ömer Seyfettin’in “Eski Kahramanlar” kitabını 1917-1918 yıllarında yazmaya başladığını ve 2 yıl sonra da vefat ettiğini belirten Erkovan, “O kadar çok şey görmüştür ki aslında birçok savaşa katıldı biliyorsunuz. Balkanlar’da yer aldı, her şeyden evvel bir askerdi, babası askerdi. O denli bir vakitte yaşayıp, o kadar çok şey görüp, çokça şey biriktirmişti bence Ömer Seyfettin.” tabirini kullandı.

İdealist tarafı da düşünüldüğünde Ömer Seyfettin’in anlatacak çok şeyi olduğunu bu nedenle durmaksızın yazdığını lisana getiren Erkovan, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Gelecek kuşaklara bir şeyler bırakabilmek ve onun baktığı yerden görebilmelerini sağlayabilmek ismine yazmaya daha fazla odaklanmış. Tahminen de hastalığının ilerlemesi ve kıyıcı hale gelmesini biraz da kendini çok fazla yazmaya adamasına da bağlayabiliriz. Son devrinde tek başına kalıyordu. Gördüğü şahit olduğu şeylerin getirdiği travmatik bir durum fakat yazdığı, bildiği ve inandığı her şeyi aktarmaya çalıştı Ömer Seyfettin.”

Ömer Seyfettin’in kıssalarının yanı sıra son devir hikaye ve öykülere de değinilen oturumda iştirakçiler, yazarlığa başlama kıssalarını ve şimdiki çalışmalarını da anlattı.

Kaynak: Anadolu Ajansı / Ahmet Esad Şani

Haberler.com