Yeditepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Kısmı öğretim üyesi Prof. Dr. Emin Erkan Korkmaz, yapay zekânın eğitime yansımasını kıymetlendirdi. Yapay zekâ araştırmalarında son yıllarda süratli bir ilerleme kaydedildiğini anımsatan Prof. Dr. Korkmaz, yapay zekâ formül ve teknolojileri kullanılarak mühendisliğin yanı sıra tıp, eczacılık, finans üzere farklı alanlarda hayli başarılı uygulamaların geliştirildiğini anımsattı. Bu teknoloji ve uygulamaların günlük ömrün değerli bir kesimi haline dönüştüğünü belirten Prof. Dr. Korkmaz, yapay zekâ teknolojilerinin eğitim alanında kıymetinin daha da artacağını vurguladı.

“İKİ HALDE KULLANILABİLİR”

Yapay zekâ teknolojilerinin eğitim alanında iki farklı formda kullanılabileceğini söz eden Korkmaz, “Öncelikle yapay zekânın eğitimin kalitesinin arttırılması için yardımcı bir öge olarak kullanılması mümkün. Şu anda bile kopya, intihal üzere durumların belirlenmesi, imtihanların notlandırılması üzere fonksiyonları yerine getiren yazılımlar mevcut ve hatta öğrencilere öğrenme süreçlerinde geri bildirim ve teklif sunan sistemler de bulunmakta” diye konuştu.

DOĞAL LİSAN SÜRECE KAPASİTELERİ ARTTI

Prof. Dr. Emin Erkan Korkmaz, yapay zekâ alanında en değerli sorunlardan birinin doğal lisan sürece olduğunu söz ederek, kelamlarını şöyle sürdürdü:

 “Son yıllarda yaşanan gelişmeler doğrultusunda bilgisayarların doğal lisanı manaya ve kullanma konusunda kapasiteleri hayli arttı. Bu nedenle eğitimi direkt gerçekleştirebilecek sohbet robotlarının/yazılımların ortaya çıkması artık bir hayal değil. Bu teknolojinin gelişmesi ile artık her öğrenci için özelleşmiş, o öğrencinin eğilimlerini, başarılı ve başarısız olduğu bahisleri takip edebilen ve öğrencinin en verimli formda öğrenmesini sağlayabilmek için süreci optimize edebilen sistemlerin eğitimde kullanılması gelecek için kıymetli bir mümkünlük olarak karşımızda durmakta. Bu sistemlerin yaygınlaşması durumunda yeniden insan eğitimcilere ihtiyaç olacaktır. Lakin tahminen de artık bu eğitimcilerin rolü daha çok danışmanlık ve koordinatörlük çerçevesinde gerçekleşecektir.”

YABANCI LİSAN TAHSİLİNDE ARTTIRILMIŞ GERÇEKLİK

Yalnızca yapay zekâ teknolojilerinin değil, sanal gerçeklik yahut arttırılmış gerçeklik üzere teknolojilerinin de eğitim sürecine kıymetli katkılarının olacağını öne süren Korkmaz, “Örneğin yabancı lisan öğrenen bir öğrencinin bu teknolojiler sayesinde sanal bir ortamda farklı bireylerle farklı diyaloglara girmesi, sanal bir restoranda yemek siparişi vermesi ya da sanal bir alışveriş sahnesinde yer alması mümkün olacaktır” diye konuştu.

MAKİNELERİ KULLANABİLEN MAKİNE

Prof. Dr. Emin Erkan Korkmaz, yapay zekânın işsizliğe neden olup olmayacağının da çok merak edilen mevzular ortasında olduğunu anımsatarak, bu bahiste kesin bir yargıya varmanın çok güç olduğunu söz etti.

İnsanlığın bugüne kadar çok farklı makine, aygıt ve teknoloji ürettiğine işaret eden Korkmaz, makineleşme ve fabrikalaşma üzere süreçlerin tarihte her vakit insanlarda işlerinden olma korkusu yarattığını da vurguladı. “Ancak tarihî süreçte makineleşme ile yeni iş alanları, yeni kesimler ortaya çıkmış ve insanların farklı alanlarda istihdam edilmesi mümkün olmuştur” diyen Prof. Dr. Korkmaz, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Benzer bir halde yapay zekâ teknolojilerinin de farklı iş alanları yaratacağı yaygın bir görüş. Lakin burada dikkat edilmesi gereken bir konu bulunmakta. Geçmişte üretilen her makine için, en azından o makineyi kullanacak ya da tamir edecek insanlara ihtiyaç ortaya çıkmıştı. Örneğin telefon üretilince, telefon operatörlüğü üzere bir meslek ortaya çıkmış ya da üretilen otomobilleri kullanacak sürücülere ihtiyaç duyulmuştu. Yapay zekâyı ‘makineleri kullanabilen makine’ olarak da tanımlamak mümkün. Bu tarihte birinci kez karşımıza çıkan bir olgu. Bu nedenle yapay zekâ sistemlerinin öteki makineleri kullanarak yani sürücülük, operatörlük, güvenlik vazifelisi ve gibisi işleri tam bir otomasyon içinde gerçekleştirebilmesi, daha evvel karşılaşmadığımız ve kitlesel bir işsizlik yaratma potansiyeline sahip bir durum olacak. Bu bahiste daha fazla düşünmeye ve tartışmaya ihtiyaç bulunmakta.”